DİKKAT EKSİKLİĞİ VE HİPERAKTİVİTE BOZUKLUĞU (DEHB)

Dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğu, nörogelişimsel bir bozukluk olarak çocuklukta en yaygın görülen bozukluklardan biridir ve yetişkinlik hayatında da devam edebilir.

DEHB’nin temel özellikleri arasında, işleyişi ve gelişimi olumsuz etkileyen kalıcı bir dikkatsizlik ve/veya hiperaktivite-dürtüsellik modeli yer alır. Dikkat eksikliği, görevlerden kopma, talimatları takip etmeme, görevleri organize edememe, dikkati sürdürmede zorluk ve dağınıklık şeklinde kendini gösterir. Hiperaktivite ise aşırı motor aktivite, hafifçe vurma veya aşırı konuşma şeklinde belirtilir. Dürtüsellik ise anlık olarak gerçekleşen, bireye zarar verebilecek aceleci eylemlerdir. Bu eylemler arasında ani bir şekilde sokakta koşmak veya kısa aralıklarla eylemden eyleme geçmek yer alabilir. Semptomlar genellikle okula başlamadan önce ortaya çıkar ve eğitim süreci sırasında daha da belirgin hale gelir. DEHB’nin biyolojik kökenli ve genetik olarak aktarılan bir rahatsızlık olduğu birçok bilimsel araştırma sonucunda saptanmıştır.

Belirtileri Nelerdir?

DEHB’nin sadece yanlış çocuk yetiştirmeden kaynaklanan bir yaramazlık sorunu olduğu ve yeterince otoriter bir tutum sergilendiğinde çözülebileceği söylenemez. Aileler ve öğretmenler, DEHB’li çocukların sergilediği davranışları; “şımarıklık”, “tembellik” ve “yaramazlık” olarak tanımlayabilirler. Bu yaklaşımlar, DEHB tanısının ertelenmesine ve süreçte ciddi işlevsellik ve özgüven kaybına yol açabilmektedir.

DEHB Belirtileri Nelerdir?

Dikkat eksikliği:

  1. Aşırı hareketlilik ve yerinde duramama,
  2. Sürekli olarak el ve ayağıyla oynama, sallanır veya durmaksızın konuşma
  3. Görevlerini sırayla yapmakta güçlük çekme ve aceleci davranma
  4. Bekleme sırasında sakin kalamama, sürekli olarak yerinde kıpırdama
  5. İşleri aceleye getirme ve sonuçlarını düşünmeden hareket etme
  6. Dikkat gerektiren işlerde hatalar yapma veya tamamlamadan bırakma
  7. Olumsuz sonuçlarına rağmen riskli davranışlar sergileme
  8. Arkadaşlarının sınırlarını ihlal etme veya diğerlerine zarar veren davranışlar sergileme

Bu belirtiler, uzun süreli ve belirgin bir şekilde ortaya çıktığında ve iş, okul, ev hayatı veya sosyal ilişkiler üzerinde önemli bir olumsuz etkiye sahip olduğunda DEHB tanısı konabilir.

Hiperaktivite/Dürtüsellik:

  1. Aşırı hareketlilik ve yerinde duramama,
  2. Oturduğu yerde sürekli kıpırdanma, el ve ayak hareketleri yapma,
  3. Uygunsuz yerlerde koşuşturma ve tırmanma,
  4. Sakin aktiviteleri yapmakta güçlük çekme,
  5. Sözlerin tamamlanmasını beklemeksizin cevap vermeye çalışma,
  6. Başkalarının sözünü kesme veya aniden konuşmaya başlama,
  7. Kelimeleri yanlış telaffuz etme veya cümleleri düzgünce tamamlayamama,
  8. İsteklerinin hemen yerine getirilmesini talep etme,
  9. Tepkilerini kontrol edememe.
DEHB tanısı için birden fazla belirti gözlemlenmesi gerekir ve bu belirtilerin en az iki farklı alanda ortaya çıkması beklenir. Belirtilerin 12 yaşından önce başlaması ve en az 6 aydır devam etmesi gerekir. Ayrıca, belirtilerin farklı ortamlarda gözlemlenmesi de önemlidir. Çocukluk döneminde beyin gelişimi hızlı olduğu için, 6 yaş öncesindeki çocuklarda gözlenen belirtiler normal gelişim özelliklerinden ayrıştırılmalıdır. Ayrıca, diğer tıbbi durumların (örneğin, epilepsi, uyku bozuklukları, beslenme bozuklukları, anksiyete veya depresyon gibi) DEHB belirtilerine benzer semptomlar gösterebileceği unutulmamalıdır. Bu nedenle, bir çocukta DEHB şüphesi olduğunda, diğer tıbbi durumların dışlanması için gerekli testlerin yapılması gerekmektedir.

Neden Olur?

Çevresel faktörlerin de DEHB gelişiminde rol oynadığı düşünülmektedir. Örneğin, prenatal sigara kullanımı, düşük doğum ağırlığı, doğum travmaları, aşırı erken doğum ve düşük sosyoekonomik düzey gibi faktörler DEHB riskini arttırmaktadır. Bunun yanı sıra, stresli yaşam olayları, çocukluk çağı travmaları ve aile içi problemler gibi psikososyal faktörler de DEHB riskini arttırmaktadır. Çevresel faktörlerin etkisi genetik yatkınlıkla birleştiğinde daha belirgin hale gelir.

Tedavisi

İlaç tedavisi genellikle beyindeki biyokimyasal dengesizlikleri düzenlemek için kullanılır. Diğer yöntemler ise genellikle ilaçsız alternatiflerdir ve çocuğun davranışlarını kontrol etmeyi, duygusal problemleri yönetmeyi ve öğrenme becerilerini arttırmayı amaçlar. Hangi tedavi yönteminin kullanılacağı, çocuğun durumuna ve tedaviye verdiği yanıta bağlı olarak belirlenir. Tedavinin başarısında, ailenin tedaviye olan katılımı ve desteği büyük önem taşır.

Tedavi sürecinde, çocuk-ebeveyn-okul iş birliği önemlidir ve tedavi verenin de eklenmesiyle ortak çalışılacak bir süreç başlatılabilir. DEHB tanısı konulan çocukların sosyal çevreye uyumu, günlük yaşam aktivitelerindeki gelişimi, aile içindeki kaygı ve depresif durum gibi faktörlerin desteklenmesi için psikososyal tedaviye başvurulması önerilir.

Bize Ulaşın

Uzmanlarımızla iletişime geçerek randevu oluşturabilirsiniz.