Öğrenme güçlüğünün yaygınlığına dair yapılan çalışmalar az sayıda ve belli ülkelerde yapılmıştır. Amerika Psikiyatri Birliği, farklı dil ve kültürlerde öğrenme güçlüğü yaygınlığının %5-15 arasında olduğunu belirtir. Bu da okul çağındaki her 100 öğrenciden 5-10’unun öğrenme güçlüğü yaşadığı anlamına gelir. Öğrenme güçlüğü tanılı öğrenciler, özel eğitim alan öğrencilerin en büyük grubunu oluşturur.
Öğrenme güçlüğünün alt grupları olan disleksi, diskalkuli ve disgrafi birlikte ya da ayrı ayrı görülebilir. Bununla birlikte, öğrenme güçlüğü olan öğrenciler sıklıkla dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğu ile eş tanı alırlar. Ayrıca, öğrenme bozukluğu olan öğrencilerin önemli bir kısmında gelişimsel dil bozukluğu da görülebilir. Konuşma sesi bozuklukları da öğrenme güçlüğü olan öğrencilerde sıklıkla karşılaşılan bir diğer sorundur.
Öğrenme güçlüğünün ortaya çıkmasında birçok faktörün rol oynadığı bilinmektedir. Öğrenme güçlüğü, genetik, epigenetik ve çevresel faktörlerin etkileşimleri sonucunda, beynin bilgiyi doğru bir şekilde algılama ve işleme yeteneğinin bozulmasıyla ortaya çıkar. Genetik faktörlerin öğrenme güçlüğünün ortaya çıkmasında önemli bir rol oynadığı birçok araştırmada gösterilmiştir. Öğrenme güçlüğü, genetik olarak aktarılabilmekte ve ebeveynlerde veya kardeşlerde öğrenme güçlüğü olması durumunda, bu riskin arttığı belirtilmektedir. Henüz öğrenme güçlüğünden sorumlu tek bir gen tanımlanamamıştır, ancak bu bozukluğa neden olabileceği düşünülen aday genler tespit edilmiştir. Hayvan araştırmaları ve otopsi çalışmaları da genetik farklılıkların, öğrenme güçlüğü olan bireylerin güçlük yaşadıkları alanlarla ilişkili beyin bölgelerini etkileyebileceğini göstermektedir. Beyin görüntüleme çalışmaları da öğrenme güçlüğü olan bireylerin beyinlerinde yapısal ve işlevsel farklılıklar olduğunu ortaya koymuştur. Doğum öncesi ve perinatal faktörler de öğrenme güçlüğünün ortaya çıkmasında etkili olabileceği belirtilmektedir. Prematüre doğum, düşük doğum ağırlığı, annenin alkol ve uyuşturucu kullanımı gibi durumlar öğrenme sorunları riskini arttırabilir. Annenin hamile iken diyabet, hipertansiyon ve obezite gibi metabolik sorunlara sahip olması da öğrenme güçlüğü gibi nörogelişimsel bozukluklarla ilişkilendirilmektedir.
Öğrenme güçlüğü, yaşam boyu süren bir bozukluktur ve kendiliğinden iyileşme beklenemez. Bu nedenle, psiko-eğitsel yaklaşımlarla tedavi edilir ve özel eğitim veya ekstra destek gerektirir. İlaç veya diyet tedavisi bu sorunun çözümü için önerilmez. Ancak, birey yaş ilerledikçe, güçlüklerinin farkına varıp kendine özgü öğrenme stratejileri geliştirerek başa çıkabilir. Öğrenme güçlüğüne eşlik eden diğer sorunlar, örneğin dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğu, anksiyete ve depresyon gibi durumlarda ilaç tedavisi düşünülebilir.
Uzmanlarımızla iletişime geçerek randevu oluşturabilirsiniz.
Q Psikoloji – Tüm Hakları Saklıdır.